2 Temmuz 2013 Salı

Bir Selama Degmedi


Bu gün ben seni gördüm
Selam vermek istedim
Yüzünü yana çevirdin
Söyle,yıllardan beri
Kalbimiz beraber duydu
Beraber vurduğu yılları
Peki,ne çabuk unuttun
Beş yıl gözümden akan o kanlı yaşları
Bir selama değmedi mi?
Hiç yüzüme bakmadan yanımdan nasıl geçtin
Sen aşkın selamını korkuya mı değiştin
Yoksa sen kendi yeminine sözüne sadık kalmadın mı?
O kadar yakın iken bu kadar uzak oldun
Tatlı gülüşlerimiz, acı feryatlarımız
Bir selama değmedi mi?
Kaygılı-kaygısız anlarımız
Bir selama değmedi mi?
Yalnız şimdi anladım ah sen daha benim için
Ulaşılmaz bir çiçeksin
Yaşanmış günlerim tekrar geri dönmeyeceksin
Kop ey tufan, es ey yel, Hazan oldum döküldüm
Tam beş yıl kalbimde
Beslediğim sevgi, bir selama değmedi
Bir günlük hasretime dayanamayan gülüm
Peki ne oldu bu hasret bir selama değmedi mi?
Gittin, arkandan baktım can ayrıldı canımdan
Sen nasıl sorumsuzca geçtin yanımdan
Ah çektim,üstümdeki yapraklar titredi gülüm
Senin kalbin titremedi
Arkanada bakmadın
Neden senin yolunu sevgi kesmedi?
Kazancımız söyle bu mu?
Söylenmemiş o selam elvedamız mı oldu?
Sen bana zulm ettin bana zulum yakışır
Bir selama değmeyen aşka ölüm yakışır


Bahtiyar Vahapzade

Şem-ü Pervane

Bir pervane idim şem'e mücrim müptezel
çarpıldım çeşmine , karıştı ebed ile ezel
gonca gül idi ümidim indi oldu hazanda gazel
bu ahvale sebep Fatma tek nazarı hançer bir güzel
***
Gama galandı pervazım na'rıma ışıldasın tan
yandı, savruldu külü,gelsin gam nameli şan !
nice ki gördüm , anda dur etti dahilimde an!
cananın vuslatına talip kimse narına bak yaktı can!


(Manas Aşkın DEMİRKOL.)

Hazan Getiren Yıllar

Yetmedi mi ömrümün baharından verdiğim taz çağlar?
Bahtıma yol verir mi , Kaftan da Turdan da aşılmaz dağlar?
Getirir mi beni sana ufku gözükmeyen; tozdan , çamurdan yollar?
Cirit oynadın gönül bağımda, açmamış güllere hazan getiren yıllar!


(Manas Aşkın DEMİRKOL! )

Vurmuş Meni Cancağazım

Gam içre ak renge büründü pala'zım
Yara idi , na'ra saldı meni pervazım 
Dedim haray deyim yetmedi avazım 
El değil , vurmuş meni cancağazım !


(Manas Aşkın DEMİRKOL ! )

Arif Ve Arife Olanlara !!!

Gönle yakınsan ;lak-lak ta kelam olur,
Değer düşmüşse , divit can - mürekkep kan olsa hoş sözde boş laf olur !


MANAS AŞKIN DEMİRKOL!

Revan İle Yoğrulan Hamur

Kanadı kırık kaldı pervane ...
uz'a ceht eylesede varamaz bundan böyle ...
od söne dursun bu akıbet gelmezdi inan hayale ...
ab-i revan ile yoğrulan hamur,düşmedi senden bana paye...


(Manas Aşkın DEMİRKOL ! )

Tükendi Mürekkebim

Yükledim omzuma tüm veballeri
Geri dönüp seyrettim beyhude harcanmış gençliği
Ey tufanlarda yara alan gönül yelkenim
Tükenmeden şiirim tükendi mürekkebim!
***
Dert kervanlarına bezirgan eyledi bizi kader,
Olduğum muhitin iklimi oldu daim keder
Ne hayatlar harcanır, naçar olur heder
Ey Maşuk , vaslın hürmetine ödedim çokça bedel!

(Manas Aşkın DEMİRKOL! )

Çile Arşını

Hüsran bulutları sarmış gamlı başımı
ızdıraplı fikirler yarmış çatık kaşımı
gece, zifir ile mi çektin üstüme nakşını ?
menzilimi tersten ölçtün,ey çile arşını


(Manas Aşkın DEMİRKOL)

Islanan Ümitlerim

Neden zordur sana ulaşmak söyle?
söz geçiremem aklımda ki korkulu suale
sen susunca karanlıklar at sürer üstüme
gittiğin yerde bırakmazsın ne bir iz nede nişane!
***
Söner avucumda ıslanan ümitlerim!
bileyim ki iyisin merak-i temennim!
sen yeter ki yüzüme gül, ben öleyim!
bir ara de, gel de uçup vaslına ereyim!
***
Gama gark oldum ses kıstın yine bu gece!
susuşuna şerzeniş eyler kelamımda hece
bir nokta olsun senden bana aşktan name!
nefes olur, ateş olur ölse kefen olur bu gence!
***
Ümidi tesbih ettim , tebessümün imame!
olmaz korku tavaf eyler akar muhale!
sukutunla mücrimim oldum divane!
ne olur bir kelime olsun kelam eyle!
(Manas Aşkın DEMİRKOL! )

Selam

Ben idim narında pürüskar olan 
acz'ile gelen huzura selam!
nurundu aheste gönlüme dolan
damlasın imdi testiden kelam !
***
Mecnun idim çöllere nişanın soran
gayrı ismin zikri dilime haram !
sen gülistanı yıkıp bülbülü nalan koyan
har ile dağladığın sızlıyor hala yaram !
(Manas Aşkın DEMİRKOL )

Ütopyalar Fethi

Ben ütopyalar fethinin yenik komutanı
sırtımda taşıdığım ihanetin yaraları
bir kirlenmemiş alnımda secde parlaklığı
benim ütopyalar fethinin yenik komutanı !
***
Bugün bitmekte,ben dün de ararım yarınları
sönsün göz yaşımla isyan yangınları
hatrım da yaktığım katlimin fermanları
benim ütopyalar fethinin yenik komutanı !
***
(Manas Aşkın DEMİRKOL! )

Dünüm heder

Dünüm heder, geleceğim adakken sana
Düştük senden de dildar dava aşkına.
Gerçek için de yalan, yalan için de gerçek,
Ben, kimi hain; kimi kahraman bilecek! 

(Manas Aşkın DEMİRKOL. )

9 Haziran 2013 Pazar

Bir kırlangıç hikayesidir benim kisi,
hasret adlı uçurumlara kurulmuş yuvam...
Desem ki uçup yarin diyarına konsam,
ıslaktır, güçsüzdür kanatlarım uçamam...
Ezgi'den bir rüzgar eser üstüme 
hayalleri yorgan edip çekmişim göğsüme
zillemişim gözlerim yorgundur ufka bakmaktan,
ahh bir pervaz edip ayrılsam hasret adlı kayadan ...
Bahar gelirde tane tane düşer ya toprağa cemre,
işlemişsin sen , ruhuma usuma muhale,
yine yelkenleri rüzgarınla doldurup açılıyorum kutlu hayallere...
Ey cismi nur, ruhu peri ,
benim volkanlar içinde yürüyen dertler semenderi
ve derken göklerden rahmet damıtan kanatlarıma bahşeder kudreti,
beş gün sayarım artık vuslatların fethine dikildi tuğlar başlar fetihlerin seferi...
Kırlangıç , sende bir haller var ,
ümitsiz gözlerinde beliriyor şahince bir nazar,
bugün sondur başka kalmadı pazar,
geliyorum ey sevgili , vuslata beş gün var !
(Manas Aşkın DEMİRKOL)

31 Mayıs 2013 Cuma

Maral nazar etme çeçmime har alır gönlün,
benim gibi dünlerde heder olur bugünün!
Ne bulda ataşlara sarılmakla pervane?
Hoş göstermişler cihana aşkın kötü olan ünün,
***
(MAD)
Bir efsun hükmüdür sende ki İstanbul,
soluk mavi denizinde güneşin göz kamaştırır,
alımlı etirli hatunların günah bulaştırır,
kaç şen kahkaha sonradan açıyla yüz kırırştırır
tezatları cem edersin Ruhunda İstanbul!
Kaç premature aşk boğazında gömülmüş?
Nice hayaller hezimet çekicinde dövülmüş,
sensin Şair satırlarında övülmüş
kirli yüzün papaz büyüleriyle örtülmüş İstanbul!
(MAD)
Bir efsun hükmüdür sende ki İstanbul,
soluk mavi denizinde güneşin göz kamaştırır,
alımlı etirli hatunların günah bulaştırır,
kaç şen kahkaha sonradan açıyla yüz kırırştırır
tezatları cem edersin Ruhunda İstanbul!
Kaç premature aşk boğazında gömülmüş?
Nice hayaller hezimet çekicinde dövülmüş,
sensin Şair satırlarında övülmüş
kirli yüzün papaz büyüleriyle örtülmüş İstanbul!
(MAD)
Uğruna pervane olup yandıklarımız şam(mum) olsa dert değil,
sokak lambalarının alevlerinde kül olmuşuz arkadaş!
(MAD)
Dem, deme , cuş eder derya, dide'mden,
fakru fukarayam failem firaku figandan,
can'ım can çekişir , celladım celallı cemalinden,
söz süzebilmezler , söz eder sözüm üstünden!
Kemalı kıt, kelamı kurak kısmet kısar ehli kalemden.
Hayranık , hayretlik hissettik diyenlerin haleti hayınlık!
Yavan yor'uldu yolda yoruldu yiğitlik,
gül gede , yaman yerde dağıldı heyhat karanlık!
Cehl ilen , cümle cem edersen ilme olursun cüda!
Cemiyete cahil ile dahil olursan hele, sürçer nazardan yerin çıkamazsın daha!
(MAD)
Canım can çekişir can evimde didem'den dökülür dermansız halım!
güman ettim . günüm onla ağdır dedim dünyamı kara eyledi zalım!
beyhuda esenbir külektir od almaz gayrı kül oldu har'ım
suya verdim hayal-ü emeğimi oldu bana ızdırap kar!ım
vecdinde değilim gayrı; dünün , bugünün arzı yok bana zamanın
insaftan nasılda bihaber oldun kıymadın bana gözlerine bakımlık ama'nın
bir kırık yaz bestesiydi sen döktün neki var üstüme hazanın!
en itisi saplandı gönlüme bir mayıs akşamında kaderde kaza'nın!
beymuradım gayrı, nim kaldı tebessümler dudağımda
ölürüm sensiz deyişin yankılanıyor hala gönül dağımda
nice bir tufandı Ya Rabb dağılmaz saplı kaldı ufkumda
bir hüzündür yadda kalan yalan sözündür yürekte hala yanan közündür
namertlik gögsünde gülüşünde saklı kalmış özündür,
isyanlar belalar düğümleniyor soluksuz nutkumda!
***
Izdırabıma yarım kalmış heceme gün açmaz geceme adanmıştır 
( Manas Aşkın DEMİRKOL.)
Gün açmaz gecede yolunu yitirmiş ıslak kanatlı üşümüş bir martı çırpınışıdır avuçlarımda yüreğim!
ağlamam senin için, varsın deniz kaplumbağaları göz yaşlarımızda hayata tutunsun diyeydi göz yaşı döküşüm!
bir kartalın gök yüzüne , sert esen rüzgara kafa tutuşuydu vakitsiz kanat çırpışıyla gözünden düşüşüm!
yanıtsız sorularla , hüsran yüklü yıldırımlarla yıkıldı güven direği!
fütursuz , onursuz , bir cami avlusuna bırakmaktı hayalleri senin aşk'ının gereği!
ben feryat etmesem uyanmayacakmış guruba batan güneş, çürümeyecekmiş gönlümde ilenen leş!
delemiyor ufka bakan gözlerim enginleri , eremiyor huzura yaralanmış benliğim!
bir hoyrat kafkas poyrazıdır sözlerim , yürüyemedim mutluluğa çileyle prangalanmış dizlerim!
sızlıyor sırtımda ihanetinin saplandığı yerler gülüşün belirince gözlerimde
heyhat ! yaramı saracaklarmış gülerim , ulan bassam cihanı bağrıma yakar dünyayı belkide gönlümde közlerim!
(MAD)
Serin,efsunlu bir meltemdir cemaline düşen saçların!
Emeği heba olur ey peri gülüşünce açmak isteyen çiçeğin!
Lisanın, nazar-ı haletin,baharın rengidir.
Dinmez sızıların sebebidir ışıltılı gözlerin!
Aynalara baş eğdiriyor, hazana nev bahardan günler ikram eder güzelliğin!
Ya bir kerelik Med olacaksın yahut Cezir !
Gel - gitler sarmıyor arkadaş !
Can senin cehennem Allah'ın ele get ki gara daşta dalınca getsin !
Tabiatta , benzemez sana ıtriyle rengiyle hiçbir çiçek , 
Uçuşuyla benzeyemez sana mesela asilzade bir kelebek,
Tutuktur hançer gözlerinle kim bilir mühürlü kaç yürek,
Ufkunu doldursun daim mutlulukla dilerim felek !
Yaz bitiğinde , yaz başını andıran nedensiz bir huzur tadıyor bu akşam...
Hissediyorum sağnak dert yağışındayım , omuzlarıma düşen elem katreleri ruhuma sirayet edemeden bu huzurla buharlaşıyor !
Mutluluğu satın almak için cebimde yeterince ümit yok ama mutluyum !
Perşembe pazarının katır öldüren yokuşu da yormadı bu akşam !
Kader çay kaşığıyla verip sonra kepçeyle almasın benden .

(MAD)
İnsan profosyonel kahpelerle muhattap olunca , mertliğinden şüphe duyuyor !
(MAD)

30 Mayıs 2013 Perşembe

Esamesi solmuş mermer mezar taşında,
Saplı kaldı ümitler yirmi dörtlük yaşında
Izdırabın izleri üç çentik kaşında!
Sırra vakıf olmuştuk on yedi yaş başında!
***
Çile düşecek dediler bu yolda ak olup saçında,
Aldığın canlar kazınacak yüzüğünün taşında!
Sıradanlığın özlemi parlar gayrı göz yaşında!
Elemin mankut teslimiyetin lezzeti var aşında!


(MAD)
Canım can çekişir can evimde didem'den dökülür dermansız halım!
güman ettim . günüm onla ağdır dedim dünyamı kara eyledi zalım!
beyhuda esenbir külektir od almaz gayrı kül oldu har'ım
suya verdim hayal-ü emeğimi oldu bana ızdırap kar'ım
vecdinde değilim gayrı; dünün , bugünün arzı yok bana zamanın
insaftan nasılda bihaber oldun kıymadın bana gözlerine bakımlık ama'nın
bir kırık yaz bestesiydi sen döktün ne ki var üstüme hazanın!
en itisi saplandı gönlüme bir mayıs akşamında kaderde kaza'nın!
beymuradım gayrı, nim kaldı tebessümler dudağımda
''ölürüm sensiz'' deyişin yankılanıyor hala gönül dağımda
nice bir tufandı Ya Rabb dağılmaz saplı kaldı ufkumda
bir hüzündür yadda kalan,yalan sözündür,yürekte hala yanan közündür
namertlik;gögsünde,gülüşünde saklı kalmış özündür,
isyanlar belalar düğümleniyor soluksuz nutkumda!


( Manas Aşkın DEMİRKOL.)
Gözlerimin sızlayışıyla seyrin
deyim 
yine gecenin,
vurgun sarsıntıları yaşıyor ruhum,
sevdaya dar geliyor gönül
anne karnında bir cenince, iki kat olmuşum yokluğunda!
çehremin gülü solmuş, mutluluğumun miadı dolmuş bir tek adın ezberim olmuş mankut benliğimde!
Diken üstüne uzanmışım , ben kaybetmeyi kendime şan sanmışım!
Acı hakikatın tadıdır, karanfilin kokusu o günlerin yadıdır!
Kars'ın ayaz geceleri boranı tayga dallarında adımı fısıldatır!
Bu bir mazlum ahıdır ki bir eli benim bir eli senin yakandadır!
Göz yaşım gazyağı gönlüm pamuk,
kıvılcımları senin bakışında gülüşünde saklıdır!
Tırnaklarımdan çekilir canım her adının hükmünde verilen nefeste!
Ben keman, gördüğüm her güzel bir tel , inleyişimde sense beste!
Mağrur bir doğan can çekişiyor sevda adlı kafeste!
Ne yazar , ne söylerim bilmiyorum!
Dedimya mankut benliğin diliyle sayıklıyorum!
Beliriyor nur siman karanlık tavanımda görüp dokunamıyorum!
Bir hançerle ben her gece bu saatlerde dağlanıyorum!
Haricen iğleşir yaralar ben dahilimdeki sancılarla kıvranıyorum!
Her gece ölmek için her sabah yeniden azapla diriliyorum!
çelik eğilmez derlerdi belimden kırılıp kanımdan boğuluyorum!
Azığın dert, aşın elem
Efkarla yazar elde kalem
Yiğit olan yitirdi itibarı
Dilde durmaz artık düşer kelam


(MAD)
Mahsun kalmışsın gürültüler ve suni ışıklar arasında Eskihisar
geldim yine lacivert dalgalı sahiline gönlümde hasar
fikirden , elemden bir ilmek, her nefeste beni vurgunlar kasar
ızdırap mürekkep divit ise can , bir mücrim oturmuş öz ahvalin yazar!
***
gülşende, goncaya durmuş güllerime değdi nazar,
hüsranın çocuk benliğimde çınlayan sebepsiz azar
değse dalgaların ruhuma ,korkarım yaram azar
Eskihisar, 
kalabalık içinde yalnızlıktan olmuş musundur benimtek bezar?


(MAD)
Yirminci yüzyılın eli dişi kanlı sovyetler birliğinin zulmünün en keskin olduğu süreçlerde dünyaya gelen,
ana kucağında gözleri ışığı göreli daha bir ay olmamışken,
kara veba ve beyaz buzlarla ötrülü kazak bozkırlarına sürülmüş,
ızdırabın ateş , kanın su olduğu bulamaçta çile örsünde dövülerek çelikleşmiş bir iradeye malik olmuş ...
Yiğitliğin , inanmışlığın , mücadelenin ve cesaretin bir diğer adı ya da ta kendisi ! Asrın belkide Hazreti Hamza'sı
Merhum lider Cahar Dudayev!
El çekmek zordur hoş gelir göze cihan cicim!
Görmez gözler oysa gökten ölüm yağar ki sicim!
özün akil bilir abd demezki gic'im !
Hiç olmadan demez nefis ben pecmurde bir hiçim!
***
yek soluk, pol umut yeşertir bağban,
kamer semada par eder şuadan umman,
şikeste gönül , perişanlıkta şan!
Gelen gelsin, giden gitsin sıra bizimdir !
***
hilkatin rivayeti olsun istersen füruz,
eylemeli gönülde hoş niyeti biruz,
ol gün gelende bir ömür eylemez yek-ruz
gelen gelsin, kalan kalsın sıra bizimdir!
***
her par edeni gafleten bilme nur, bakarsın olur nar,
örtüklerin en ulvisi yüzde hicab-ı ar
eylemek zuldür dersen figan-ü zar,
gelen gelsin, kalan kalsın sıra bizimdir


(Manas Aşkın DEMİRKOL.)
Demlediğin ızdıraptan ikram et ey gece,
Dumanlı efkarlara ram olmuş benliğim
Çok oldu , kazandım dediğim an yitirdiklerim
El çekin !
Fayda yok benden, varsın yeşermesin ümitlerim!


(MAD)
İstanbul söndürdün mü ocağında İslam'ın közünü,
İnkar edersin herhal Fatih'e verdiğin sözünü,
Kör mü etmiş '' medeniyet, muasırlık (!)'' gözünü?
Ya ben görememişim, ya göstermemişsin yıllardır özünü!
***
(Gözümün yalancısıyım)
(MAD)
Cism-i vücut sabit idi ruhum divane!
Gelmezdin ey ahu akla hayale!
Gönül meğer tabiymiş kadı mahaline
Cevab imişsin sen yalnızlığım sualine!


(MAD)
Kemandan yayılan seda ile renkleniyor karanlık tavan,
şahin nazarlı bir genç beliriyor mazide yanan!
Sahipsizim kırık döküğüm sensiz ey canan!
Boynu bükük bir çocuk hıçkırığı gibi kemanda çalan!
***
seni gören korkusuz nazarlarım oldu şimdi korkudan kör,
tel tel etmişim hayalleri örebilirsen ör!
ipek kanatlı bir pervane sarılmış ateşe,nasıl da yanar hele gör!
Mısraları kalkan etmiş aşka bu aciz kalemşör!


(Manas Aşkın Demirkol.)
Şir idim şeref tahtından bir ahu meni dalınca yaban eylemiş
Şirazesinde idi keyf-ü vaktim günü geceye indi yaran eylemiş
***
Kıyıp germedim yayım ol ahuya çirk deymesün çün eyni pak
Devir terse ricat eyler , şikarın temresi sinemi revan eylemiş


(MAD)
Dirayete davet eylerim seni dilim 
Dinmelisin der dostlar, dinmezsen ol dilim dilim
Yazgıdır bu yazı değil ki silim
Bedasıllar defe darp eyler asilim deyu asilim!


(MAD)
Yağmurlu bir gecede olmalı yiğidim gidişin,
belli olmamalı gözyaşını cemalinde silişin!
Fasıl tamamdır , belalara gül ekmenin vadesi doldu!
Cemre görmeden o güller saralıp soldu!
Hezimetler değilde , emeğin hüsranı sana zordu!
Omzunda paltosu, serinde tütsüsü,
o dünyasını sırtlayacak çantasına kordu!
***
gün dönümü olmalı seninin gidişin,
garptan - şarka , hafifçe de şimala,
mutlaka gözüne sokmalı hatıralarını bu yolculukta sakarya!
Bir keman sesi hıçkırıklarına ahenk katmalı mesela,
buğlu camlara bulaşmalı inkisarı hayaller ellerinden,
mazi haykırmalı kuyunun en derin yerinden,
bir esinti koparmalı bu hülyadan seni serinden ,
hayat olunca böyle arapsaçı keşmekeş,
yaşanmalı bağlanmadan, kanmadan serkeş!
Düğümlere üflüyor faişe ruhlular,
kaç güzel gördüm cismi peri dahili leş!
Neyine ulan senin , küçük sıcak bir yuva sadıkane bir eş?
Azat değil benliğin , belinden düğümlenmiş bin yıllık yemin!
Ey küheylan yılkı da değilsin demir ellerde gem'in!
Bir sigara dumanı, bayat terminal çayında bir kasım akşamındadır demin!
üç beş dost yüzü tebessümle bakmalı ardından,
ödün verme düşme sakın donuk gardından!
Sukut ile başlamalı yolculuğun
bir fırtına gibi,
dalmaktan imtina etme , zira yok hayatın dibi!
Helezonlar büyüyor her göz kırpışımda fikrimde,
kalem son faslındır elimde irkilme!


(Manas Aşkın Demirkol.)
Nasılda şimşek oynar,
gökyüzü kişner
payızın yazla görecek hesabı var!
şir nidası vuruyor sema ağlıyor bulutlar,
suya hasret gitti gülşende güller
yağmur içinde yüzer şeyda bülbüller!
Gök gerilmiş bir yay, katreler birer temre,
damlalar mızrak olup saplanıyor sanki yere!
Mermi gibi her katrenin toprakta açtığı oyuk,
cemolup kürşte hızlanarak oluyor yerde dere!
Medet yok saklandığın gazel altında sana ey böcek,
o gazeli senle beraber sel birazdan sürükleyecek!
Ecelde bu hesap belki gökten inecek ,
her nefis o böcek hesabı ölümle yüzleşecek!
(MAD)
Gidiyoruz
ufuklar ışıksızmış gideceğimiz yerlerde!
Gidiyoruz sönmüş ümitlerimizi yarın güllerine toprak etmeye!
Gideriz be paşam ahesteden , sessizinden ederiz kendimizi kader rüzgarına emanet 
ezelinden belliydi bu nihayet!
Müneccimler ellerinizde sizlere kapak olsun kehanet!
(MAD)
Vakti vedadır be diyarım sana 
Sessiz yelce bir ilerleyiz anılar dostum, 
Hüzün postum bu yolculukta ! 
(MAD)
Nigaranım elem savrulur duman duman
Katran surülmüş sargılarla paramparça yaram
Meyus bir halet mintan oldu cismime
Gayrı bildim bu cihanda hoş gün bana haram!
(M.A.D.)
Gördün yine ol dilber canım alan cismini
her güzgüye bakanda gördüm gönlümde ismini
can el çekti benden bugünüm ayrılmaz ya dünümden
canan yankılanır serhaddi yok isminin sinemden
***
serkeş gecelerde puslu ayazlara verdim de gönlümü
sana sadaka eyler kader ömrümü
ölmek isterim örüp ilmek eyle boynuma zülfünü
bir dert ile düşürmüşüm ben pazara ruhumu
***
yandırdın dilber tutmaz elim görmez gözüm lal kelam dilim
devası yok bu naçağa hekim derman olmaz melhemin
ol ahunun bir hışımkar bakışıdır sağaltır tek gözlerin
nice bir beladır yüreyimin başında yaradır özlemin
***
hayallerim ummanda oldu hezeyan gönlümden sızar
ah bu çürümüş hayaller ezarımı hakikate kazar
söndü gözümün ışığı rahmeyle eyle birce kez nazar
ol kerim subhan gün olur bakarsın kara bahta ak kalemle yazar.


(Manas Aşkın Demirkol.)
Burcu bir masumiyetler yeşerirde gönlümde güller
ufkumda her biri hasretle bir dağ olur dikilir günler
renksizdir yokluğunda gördüğüm tatsız sohbette diller
canım canandan ayrı kırık bir keman telinde inler
uzaktan pek bir yamanmış gülüm inan sevmeler
***
Ey peri emre seni tüm teslimiyetinle icabete davet eyler
meylim sanadır senden gayrı gözüme gözükmez eller
rabbim dilerim ebedi vuslatı bize nasip eyler
el ver hasret dinsin, o gün geldiğinde bu gönül bayram eyler!


(Emre Derin kardeşimin hissiyatına armağanımdır!)
Manas Aşkın DEMİRKOL.
Ol ahu gözlüye gözüm deydi yine
kader der aç kulağını o ezgiyi dinle
varsın dilim düşsün dile şan yapışmış yere
hedefteyim müjgan kirpiklerin ger hele!
***
bilmem nereye gider bu gönül menzili nere?
hüsran yüklü bulutlar çökmüş başta sere
açtım gözlerimi, gözlerine bak bir kere
göz yaşı yakışmazmış aşktan sebep ere!
***
ah ağrı heybetince gönlümde yaslıdır bir ağrı
adındaki ezgilerden yoktur bana çağrı
al yanağına benzer kalbim baştan başa dağlı
muradı ben ezelden küstürmüşüm, kısmet belinden bağlı!
(M.A.D.)
Gözleri felfecir okuyanlardan ürkmüyorum 
Zira ben gözlerimle fel fecir yazıyorum !
(M.A.D.)
Ben gönlü hokka kanı mürekkep kılarak yazdım
Kendi mezarımı kalemle keder toprağına kazdım!
(M.A.D)
Kırık dökük mıcır döşeli mısralarda yürütüyorum hislerimi 
Neler saklıdır gönül heybesinde bir bilsen bilirsin biraz sevsen
Çatık kaşlar mihmandarıdır üvek ürkeği gönül kuşunun
Haydi ismince bir ezgiyle fısılda,kutlu mağlubuyum sana gönül tuşunun ...
(M.A.D.)
Yetim bir yar sevdi yahşı yar
Tabip sensen balam, yaramı yahşı yar
Yahşı yara, kısmet olmur yahşı yar ...
Nerde bir güzel gördümse oda bir soysuzundur !
Derince derince,çek bir nefes derince
Yolduğun hamdı balam,destine der ince !
(m.a.d)
Sizin hayalini kurduklarınıza tenezzül dahi etmeyiz!
Ulaştık diye sevindikleriniz ya artıklarımızdır ya da müsade ettiklerimiz!
(M.A.D.)
Yandım deva çal yarama dualar ile
Onmazsa yaram deva utansın
Göreydim gözlerini tebessüm ile
Araya girmişse setre utansın!
(Manas Aşkın Demirkol)
Tellerin urgan ettim sardım boynuma
çemez ise cismimi zülfün utansın
pervaz ettim pervane tek senli menzile
tutmaz ise kol kanadım utansın
(M.A.D.)
Parça parça ümitler tohumuna kırağı deydi
hazan mı gelmiş güller nice de boynunu eydi?
bülbülün avazından zehr -i mar damlar
o mücrim bir zamanlar şanlı bir beydi
***
bir ayaz ki dudaklar parçalanmış ve yarık
var mı bu olmaz dehlizden bir çıkış bir tarık?
katlederim ben körpe ümitleri zulümle
kendimim mazlumluğuma da mağdurluğumada tanık
***
bir nefes ver bana , kanadıma kuvvet avazıma ezgi olsun
dipsiz bir kuyu olmuş çile testisi artık dolsun
el açtım bak bir soluk ver bana
sen hülusa cimri gareze bolsun
***
bu sukut en davudi kükreyişten daha da korkunç
bakışların zemheri duruşun sanki tunç
ifadesi zor sinemde dövünüyor ahvalim
boşluğa atılacak bir adımım var sen ol son hamleye burç
***
(M.A.D.)
Ağyâr elemin çekme gönül nâfile gamdır
Hasmın sitemin anlamamak hasma sitemdir.

 NEF'Î
Bir hikaye ki seninle başlar 
hasretinde mızrak olur sana yürüdüğüm yollarda taşlar
derler ki bu gülü büyütmede çokça akıtmalı gözlerden yaşlar
nasıl bir ezgisin gün gece bilmez gönül kulağında çınlarsın
kah sert bir poyraz olur ümitleri esişinle budarsın
senin masumluğunda gizlienmişdişi bir pelenk
ben kozadan yeni çıkmış sana kanat çırpan kelebek
nasıl bir efsun var bilemedim gözlerinde
kerem oldum yandır beni düğmeden közlerinde
med-cezirler dans eder senin sözlerinde
ve yarın gün senin günün olur ,
kah elemli kah hırçın bir ezgi olur
sen yürüyünce tüm çiçekler seyrine dulur
yetişmedi emsalince ağrı dağında bir kardelen
sen gibi bir güzel görmedi ne babil ne helen
benim dur durak bilmeden aşktan ordularla seni fethe gelen
yer gök ufuk nazarımda herşey sen olmuş
gönülde tüm hissiyat senin için divana durmuş
garip bir geda aşktan yayı senin için kurmuş
o ezgiyle gelen geceme nurmuş
gün beşer hasretine kavuşunca bayram olur
doğduğun gündür yarın ömrüme milat olur
bu yıl olmadı dilerim gelecek yıl birlikte olur
yarın doğum günündur güzellerin şahı 
sen yürü benli günlere yılmadan nolur!
(M.A.D.)
Gözlerime saplanıyor yine sancılı bir seğirti,
Can çekişen ümitlerin son nefeslerinden inilti!
Beynime saplanıyor hışımla fikirlerden bir hilti
***
(M.A.D)
KİRPİĞİNİ OK ET SAPLA GÖĞSÜME DE
O BAL RENGİ GÖZLERİNDEN DÜŞÜRME BENİ ! 
(M.A.D)
Güle , gülsuyunu anlatırlar ne tuhaf 
Cennet cehennem ezberde de
Peki ya araf?
(M.A.D)
Arşınlıyorum yine tozlu topraklı yolları
sönerken görüyorum can çekişen nurları
bir ezgi var bir yanımı üşütür bir yanımı yakar
benim göz yaşım yüzüme değil gönlüme akar
yine beni dağlamak için palazlanmış korlar
hayallerime koşuyor atlar,hem de dorlar
ben yürüdükçe kamçılıyor yüzümü sözünden rüzgarlar
nazda senden ilham alsın tarihe mal olmuş tüm meşhur yarlar
düşmesin çığ olup yollarıma ararattan karlar
katlinin eşiğindeyim ömrümün bir işaretine bakar
benim hissiyatta koçak icraatta sakar
ne olursa olsun dinmez o ezgi gönlümde çalar
bak şimdi kıpırdıyor kar altında kardelenler
sen susunca sarıyor dört yanımı elemler
bana olan bir tebessümünle yarışamaz hayır edenler
Aşkının fukarasıyım ben ey dilber
sen gül ol da ser yaprağını al elvan,bu yorgun bülbül dalına konar
mukaddesimsin buyurduğun gün gönül şerifesinde kandiller yanar
hele bir tebessüm et ne olur sönmesin gönlünde benim olan nar
dedim ya hani sen susunca , sukutunla onmaz yaram kanar
yağıyor karanlıklar üstüme senin gülüşün ancak ufku nura boyar
bir Ezgi var bir yanımı üşütür bir yanımı yakar
benim göz yaşım yüzüme değil gönlüme akar!
(Manas Aşkın DEMİRKOL)
Dövüyor dalgalar gönlümde ki nasırları 
Lanetli bir vurgun titretiyor asırları
Sarsıyor zelzeleler ümitten kasırları
***
Söndü sönüyor şimşek atan bakışlarım
Aşkın bir sel olup belaya akışlarım
Tutmuyor artık kör karanlık gecelere attığım nakışlarım
***
Miadı doluyor kesilen hükümlerin
Acıtır ey urgan boynumda bükümlerin
Uzağındayım al elvan mümkünlerin ...
(m.a.d)
Yine al yeşil giyiniyor görüyorum ötelerde çayırlar,
Kurumakta olan toprağa dövüyor toynaklarını atlar,
Bel de palaska, serde kep, ayakta sıkar botlar,
Ah özlemin yok mu , tutukluğumu misillerine katlar!
Bilemezsin alnımda ki çizikler ne hikayeleri saklar!
Dağ başında parlıyor ha'la aklar,
Durmasın koşsun bahara doğru yılkıda atlar,
Bir payız , birde düşmekte gecikmiş cemre beni hüzne saplar!

(M.A.D)
Mermi süratıyla akar geçer ya zaman
Muzafferlikse şiarın mertlikle kazan
Bir fitne bir de namertliktir cihanda nizam bozan
Karadullar boş durmaz onlardır hayrı şerre yozan!

(M.A.D)
Gül keç balam,keçen keçti ne de olmasa 
Gün ele yere geldi ki;batmaz açmahdan açmasada
Değen zohmayı bilirem men böyrümden
Gorhma öldürmez sağalmahdan sağalmasada 
(Manas Aşkın DEMİRKOL.)